


Dans etmek ve yapi kurmak iki temel ve köklü sanat dalidir. Yapi kurmak sanati (veya mimari) kisinin dis dünyasinda yer alir ve sonuç olarak insanla 'birlesir'. Müzik, sahne sanatlari, siir sanati tek ve güçlü bir kaynaktan çikarlar; heykeltraslik, resim sanati ve kompozisyon sanatinin tüm dallari da bir baska kaynaktan... 'Dans' sanati ise, kendilerini ilk defa insanoglunda gösteren ve ifadesini bulan tüm bu sanatlarin basinda gelir.
Gerçekten de dans, insanligin yasaminda binlerce yildir yer almaktadir. Bazi otoriteler, dansin tüm sanatlarin kökenini olusturdugunu ve bundan drama, dekor ve müzigin çiktigini dahi savunmaktadirlar. Bu nedenle 'Bale Hakkinda Kisa Bir Açiklama' bölümünde de göreceginiz gibi bale'nin dans, drama, dekor ve müzigin bir birlesimi oldugu kolayca anlasilir. Sunu da özellikle belirtmek gerekir ki, bale basit anlamda 'dans' demek degildir.
Dansin asli, tarihçilerin pre-historik dedikleri dönemlere dek uzanir. Eski Yunanlilarin, Romalilarin, Israillilerin, Misirlilarin, Kizilderililerin dans ettiklerini biliyoruz. Bu nedenle bale, dans tarihiyle karsilastirilacak olursa halen besikte sayilir ve öyküsü Louis XIV'ün 'L'Academie de la Danse'i (Dans Akademisi) kurmasiyla 1661 yilinda baslar.